Bilim İnsanı Murad Adji

Zeynep Bağlan Özer yeni çalışmasını böyle adlandırdı. Onun Murad Adji’nin şahsiyetine ve faaliyetlerine ilgisi bir tesadüf değildir. Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Bağlan Özer, Türkiye’de Murad Adji’nin “Kaybolan Millet (Deşt-i Kıpçak Medeniyeti)”, “Kıpçaklar. Türklerin ve Büyük Bozkırın Kadim Tarihi”, “Avrupa. Türkler ve Büyük Bozkır” adlı eserlerinin çevirmeni olarak tanınmaktadır.

Bu konuda donanımlı ve hassasiyetleri olan Zeynep Bağlan Özer, ünlü araştırmacının fikirlerine ve ulaştığı sonuçlara ilgisiz kalamazdı. Murad Adji’nin çalışmalarıyla ilgili makaleleri ”Türk Dünyası Belleteni” (2017) adlı dergide ve «Bilim ve İnsan. Şahsiyetini İnşa Edenler» (2018) adlı eserde yayınlanmıştır.

Zeynep Bağlan Özer, yeni çalışmasının Özet’inde şöyle yazıyor: «Metin incelemeleri ancak yazarın şahsiyeti, yaşadığı zaman ve mekan, dünya görüşü ve ruhanî değerleri, tercihleri ve davranış biçimleri bağlamında doğru algılanabilir. Makalede ünlü tarihçi, coğrafyacı ve Türkolog Murad Adji’nin şahsiyeti ve ilmî faaliyetleri bu bağlamda incelenmiştir”. «Bilim İnsanı Murad Adji» adlı makale, 2019 yılında (Aralık) Ukrayna’nın Ternopil şehrinde düzenlenen «İlmî bilgiler: oluşum tarihi ve gelişme perspektifleri” adlı Uluslararası bilimsel konferansı Bildiri Kitabı’nda Türk dilinde yayınlanmıştır.

BİLİM İNSANI MURAD ADJİ

Ozer Z.B.
Prof.Dr.
Ankara Hacı Bayram Veli University
Faculty of Arts
Department of Russian Language and Literature
Ankara/Turkey

Abstract: In contemporary textlinguistics researches the personality of an author is generally analysed in the context of literary texts. It is obvious that the examination and evaluation of literary texts reflecting time and place, people and society is incomplete without referring to other disciplines. The comparative analysis of texts on geography, history, philosophy, law, archaeology, ethnology, politics, folklore and religion which are interdependent and complementary is capital importance in our age. Text analysis can only be perceived correctly in the context of the author’s personality, time and place in which he lived, his worldview and spiritual values, choices and behavioural styles. In this context, the article will examine the personality and works of famous historian, geographer and Turcologist Murad Adji.

Key words: Textlinguistics, Murad Adji, Dasht-i Kipchak, Tengrism.

Giriş

Çağdaş metindilbilim araştırmalarında bir yazarın şahsiyeti genel olarak edebî metinler kapsamında incelenmektedir. Zamanı ve mekanı, insanı ve toplumu yansıtan edebî metinlerin incelenmesi ve değerlendirilmesinin diğer bilim dallarına başvurulmadan eksik kaldığı aşikârdır. Bir birine bağlı ve bir birini tamamlayan coğrafya, tarih, felsefe, hukuk, arkeoloji, etnoloji, siyaset, halkbilim ve din konulu metinlerin karşılaştırmalı olarak incelenmesi yaşadığımız çağda büyük önem taşımaktadır. Metin incelemeleri ancak yazarın şahsiyeti, yaşadığı zaman ve mekan, dünya görüşü ve ruhanî değerleri, tercihleri ve davranış biçimleri bağlamında doğru algılanabilir.

XIXXX. yüzyılda dünya edebiyatında biyografi, çok kullanılan yazı türlerinden biridir. Yazar tarafından kaleme alınan metin ve yazar hakkında yazılan metinler farklılık gösterebileceği gibi bir birini tamamlayabilir. Çeşitli sözlük ve ansiklopedilerde kullanılan, belgesel ve kronoloji özelliği taşıyan metinler genel olarak kısa bilgiler (doğum ve ölüm tarihi, eserlerinin yayınlandığı tarih, genel faaliyetleri vb.) içerir. Makale veya daha uzun metin (tez, kitap, monografi vs.) niteliğindeki biyografi incelemeleri “yazar-zaman”, “yazar-mekan”, “yazar-eser”, “eser-değer”,“yazar-okuyucu”, “metindeki yazar”, “metin öncesi olgular” ve “metin algısı” gibi aksiyolojik değerlendirmeleri ihtiva eder. Bilim insanı Murad Adji’nin şahsiyeti bu bağlamda incelenecektir.

Murad Adji’nin Bilime Katkısı

Kumuk kökenli Rus tarihçi, coğrafyacı, Türkolog Murad Adji (1944—2018), farklı halkların tarihîni, dinî ve millî-kültürel ortak geleneklerini karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Tarihî hadiseler arasında görülen veya görülmeyen gizli bağları dünya tarihi ve kültürü bağlamında bir bütünlük içerisinde sunmuştur. Kavimler Göcü, Altay, Sibirya, Deşt-i Kıpçak, Tengricilik, Rusya öncesi tarih, Türk tarihi, din siyaseti ve tarih yazıcılığı gibi bir birine bağlı konuları araştırmış ve eserleriyle resmî tarihi sorgulayan yeni tezler ortaya koymuştur.

Bilim yolunda M.Adji’nin şahsiyetini oluşturan unsurların temelinde, köklü bir aileden gelmesi, Sovyetler Birliği’nin başkenti Moskova’da yaşaması ve okuması, üniversite eğitimini tarihî ve iktisadî coğrafya alanında yapması, ciddî ve meraklı bir okuyucu olması, öğrencilik çağından itibaren saha araştırmalarına büyük önem vermesi yatmaktadır. Müellifin deyimiyle “coğrafyacı Murad Adji olmazsa idi, tarihi kaleme alan ve yeni değerlendirmeleriyle resmî tarih bilimini sarsan yazar Murad Adji da olmazdı”. Murad Adji, arkeolojik bulgular, seyahatnameler, vakayinameler, tarihî ve edebî kaynaklara dayanarak IX.yüzyıl öncesi Rusya tarihini araştırmaktadır. Kadim dünya tarihi ile ilgili tezlerini İordan, Priskos, Marcellinus, Marco Polo, F. Buzand, Plano Carpini, İbn-Battuta, E.Gibbon, V. Thomsen, V.Radlov, V.Bathrold, W. Tiesenhauzen, Markiz de Küsten (Custine), Okladnikov, S.Rudenko, A.A.Şahmatov, K.Karger gibi Rus ve yabancı âlimlerin bilimsel eserlerine dayandırmaktadır.

Murad Adji’nin Rusya tarihi ile ilgili eserleri Rusya, Kafkasya, Orta Asya okuyucularının büyük ilgisini çekmiştir. Bu coğrafyada yaşayan insanların Rusça bilmeleri ve Sovyet dönemini yakından tanımaları M.Adji’nin eserlerini olumlu, fakat resmî tarih savunucularının olumsuz değerlendirmelerine ve tartışmalarına yol açmıştır.[18] Rusya ve yurt dışında akademik dünya, Murad Adji’nin araştırmalarını 25 yıl boyunca sessiz kalmış, onu istiskâl etmiş ve onun gündeme getirdiği konuları tartışmaya bile gerek duymamıştır. Buna şaşırmamak gerekir, çünkü bir toplumda oluşan resmî tarih dünya görüşünü değiştirmek çok zordur. Ünlü Rus tarihçi F. İ. Uspenski şöyle der: “Rusları kendi kadim tarihini bilmedikleri için suçlarlar. Kadim dünya tarihinin ne durumda ve ne halde olduğunu düşünürsek, bu sitem belli bir derecede anlaşılabilir. Bizim (Rusların) tarihimizin acı bir tarafı var, ona dokunduğunuz zaman şiddetli bir acı tüm yapıya yayılabilir. Biri bu kadim tarihe ne kadar dikkatli davransa ve ne kadar yüzeysel olarak da dokunsa, muhakkak bu acı tarafına dokunur ve Rusya tarihinin tüm yapısını sarsar. Tüm meselenin özü: Rusya tarihinin temeli millî mi, yoksa yabancı unsurlar mı içerir? [17, 1] Murad Adji, Kafkasya tarihinden yola çıkarak bu sorunun cevabını arıyor ve bilim alanında unutulmuş eski bilimsel ve edebî üslubu kullanarak anlatıyor. Anlatım tarzı ve kaleme aldığı konulardan dolayı Murad Adji’nin eserlerinin “bilimselliği” resmî akademik çevrelerce sorgulanmaktadır.

Bilimsel üslupla yazılmış olan her metin sadece üslubundan dolayı bilimsel sayılabilir mi? Edebî üslupla yazılan bir metin bilim niteliği taşıyamaz mı? Nitekim bilimsel üslupla yazılmış, ama ilmî değeri tartışılan eserlerin sayısının da az olmadığı bir gerçektir. Bilim tarihinde değer kaymasına uğrayan pek çok önemli tezin mevcut olduğu bilinir. Bir eserin ilmî ve edebî oluşunun en güzel kıstası, zamanın imbiğinden geçmiş olmasıdır. Bir metnin bilimsel üslupla yazılıp yazılmadığı değil, metinde yer alan bilgilerin gerçekle ne kadar imtizaç ettiği önemlidir.

Toplumda kabul gören bilimin de “bilimsel” olamayabileceği ve tartışma konusu olabileceği gözden uzak tutulmamalıdır. Dolayısıyla bir metinde kullanılan üsluptan ziyade, metinde yer alan olguların gerçekliği söz konusu olmalıdır. Bu bilgilerin edebî bir üslupla aktarılmış olması ona ilave bir değer kazandırır. Tarihçi Tümen Somuncuoğlu 2007 yılında “Bilge” dergisinde yayınlanmış “Kumuk Yazar Murad Adji” adlı makalesinde “akademik manada ilmî kriterlere uygun olmamakla suçlansa bile Adji’nin kitapları, edebiyattan uzaklaşmış ulaşılamayan geniş kitlelere, sıkıcı ve kuru tarih kitaplarının ulaşmakta zorlandığı kitlelere ulaşarak, kendi misyonu gerçekleştirmiştir. Murad Adji, Rus ilmi muhitinde hâkim olan anlayışlara karşı çıkma ve resmî tarihe meydan okuma duygusu ile yerleşmiş birçok düşünceyi sorgulamaktadır. Murad Adji’nin yazdıklarını bu etkenleri göz önünde bulundurarak değerlendirmek gerekmektedir”. [17, 1]

Murad Adji’nin “Avrupa, Türkler ve Büyük Bozkır” (Evropa, Tyurki, Velikaya Step’) adlı eserinde Rusya’nın IX. yüzyıl öncesi tarihi, Kavimler Göçü ile birlikte Tengricilik inancının dünya dinlerinin gelişmesindeki etkisi irdelenir. Adji, dünya tarihini derinden etkileyen Kavimler Göcü teorisini ortaya koyar, Tengricilik geleneklerini, ortak dinî simgelerin tarihini anlatır. Kiril alfabesinin perde arkasını aralar, kaya üstü resimleri inceler ve bu konularda önemli bilimsel kaynakları da okuyucunun dikkatine sunar. Rusya tarihinin nasıl yazıldığını, Altın Orda’nın nasıl parçalandığını, yeni devletlerin nasıl kurulduğunu, dillerin ve dinlerin nasıl değiştiğini dünya tarihi bağlamında anlatır.

Adji, her kelimenin arkasında bir tarih kesiti olduğu ve bu sözcüklerin tarihî bir belge olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtir. Çünkü bu söz varlığı askerî, iktisadî, bilim, din ve kültür alanlarındaki gelişmenin birer simgesidir. Murad Adji’nin dediği gibi, “Rus dilinin söz varlığının en az yarısı Türk kökenlidir. Filolojide bu tespiti doğrulayan yüzlerce çalışma (A.Şahmatov, B.Larin, N.Baskakov, N.Dmitriyev, A.Kononov, B.Arakin, A.Zimin, O.Suleymenov, E.Şipova, R.Yunaleyeva vd.) mevcuttur.

Murad Adji, Çarlık Rusyası’ndan çok daha önce başlayan ve bugüne kadar istikrarla devam ettirilen Altay, Sibirya, Kafkasya ve Orta Asya halklarına uygulanan Ruslaştırma siyasetinin evrelerini, uygulamalarını ve sonuçlarını örneklerle sunmuş; coğrafî adların değiştirilmesinin bu siyasetin ayrılmaz bir parçası olduğunu göstermiştir. Büyük siyasî değişimler ve jeopolitik sınırların oluşması neticesinde meydana çıkan yeni devletler yeni siyasetin çıkarına uygun tarihlerini yeniden yazıyorlardı.

Bu konuları araştırırken, “ben yeni bir şey keşfetmiyorum, mevcut olan kaynakları tahlil ediyorum, bu bir coğrafyacının kaderidir”, der Murad Adji. Rus ve yabancı kaynakları da araştırmacıların dikkatine sunarak, tarihî hadiselerle ilgili derin, kapsamlı ve karşılaştırmalı inceleme yapma imkânı vermektedir. Karşılaştırmalı olarak sözlükleri, tarihî, hukukî ve antlaşma metinlerini ve coğrafî haritaları incelemiştir. Her konuyu bir sonraki kitabında daha da derinleştirerek ve genişleterek, daha fazla araştırma kaynakları sunarak okuyucularına takdim eder. Bu konular ile ilgili olarak Rusya’da çalışmalar mevcuttur ve M.Adji’nin tarih yazıcılığına en büyük katkısı, bu kaynakların tespiti, değerlendirmesi ve okuyucuyu bu kaynaklara sevk etmesidir. Metinde yer alan her bilgiyi diğer kaynaklarla karşılaştırarak araştırdığınızda, Adji’nin ortaya koyduğu tezlerin kuramsal eğilimlerinin muhtelif bilimsel kaynaklara dayandığı görülür ve dolayısıyla metin içinde yazarın var olması metin algısı açısından da önem taşır.

Metin İçinde Yazar

Bir bilim insanı eserlerinde, yaşadığı çağı ve tarihî olguları, dönemin siyasî ve toplumsal şartlarının değerlendirilmesini ortaya koyarak metinlerinde okuyucuyla diyalog kurar; böylece metinde varlığını sürdürür. Kendini, köklerini, tarihini nasıl aradığınıı ve keşfettiğini ayrıntılı olarak eserlerinde anlatır. “Okul çağından itibaren yalanı gerçek olarak gören yeni nesiller yetişti. Bir yalanı savunuyorlar. Her şeye inanarak yaşadıkları hayatlara hayran kalırsınız: olmayan şeyi görüyorlar, fakat olanları görmüyorlar. Acı verici bir durum. Benim kimseye kızmaya hakkım yok… Kitaplarımla cevap veriyorum: Okuyunuz, karşılaştırınız, düşününüz”, der Murad Adji,

Murad Adji, Rusya’da Kargaşa Dönemi (Smuta) olarak tanımlanan XVIXVII. yüzyıllara ait tarihî ve edebî eserleri tespit ederek, araştırma kapsamına almış ve bu çok karanlık döneme ait tarihî bilgileri ve belgeleri sunmuştur. Nüfus Dairesi (Panskiy Prikaz) Ruslaştırma Dairesi (Kazaçiy Prikaz) gibi yeni idarî kurumların kararnamelerini inceleyen M.Adji, bu dönemi daha iyi anlamamızı sağlamakta ve yeni araştırma alanlarını göstermektedir.

Murad Adji’ye göre, Aydınlanma Dönemi’nin arkasında Türk mirasına ait her şeyin yok edilmesi vardır. XVIII. yüzyıl Rusya tarihi, “kökten değişim asrı” olarak değerlendirilebilir, ama incelendiğinde görüleceği üzere bunun hazırlıkları çok önceden yapılmış, değişim süreci bu hazırlıklarla başlamıştır. “Dönüşüm” niteliğinde olan bu değişimin ön hazırlıklarının, Rusya’nın batı başkenti olan St.Petersburg ve I.Petro’nun faaliyetleri ile bağlantılı olduğunu anlatmaktadır.

Bu dönem ile ilgili bilimsel araştırmalar ve tartışmalar nadir de olsa XIXXX. yüzyıllarda da vuku bulmuştur. Meselâ, A.A.Bestujev “XII. yüzyıla kadar yazılı eserlerde Rus nazmını bulamıyoruz: her şey rivayetlere ve uydurmalara dayanmaktadır. Bizim dilimizin açıklanması halk dilinden daha karmaşıktır. Belki de İskandinavya’dan Varyag-Ruslar (Normanlar) Slav soyuyla ve diliyle birleşerek, bu karışım neticesinde Rus dili ortaya çıkmıştır. Ama bu karışımın da ne zaman ayrıldığını, kimse bilemez” der. [11, 415] Ünlü Rus tarihçi V.O.Klyuçevski, “bu bozkırlılar sahip oldukları göçebe nüfusuyla kadim Rusya için âdeta tarihî bir kırbaçtı” der ve devamında: “Bu Polovetsler (Kıpçaklar) ile Rusya XIXII. yüzyıllarda inatla savaşıyordu”. [12, 135] Rus bilim dünyasında tarihî gerçekleri anlatan saygın bilimsel eserler vardır. Sovyet döneminde bu eserler ön planda değildi. Bu eserleri tespit eden M.Adji, “bilimi masa başı üreten”, metinleri araştırmadan, diğer kaynaklarla karşılaştırmadan resmî tarihi onaylayan her bilgiyi doğru kabul eden akademik zihni sorgular. Alfabe değişimleri, sömürgeci dil siyaseti ve aynı halkın farklı adlandırılmaları gibi unsurlar tarihî hafızayı derinden etkiler, tarih dünya görüşünü bir bütünlük bağlamında görmeyi ve araştırmayı engeller. Dolayısıyla Murad Adji, bilimsel kaynaklar ile birlikte Rus edebiyatından örnekler (Baratınski, Puşkin, Tolstoy, Karamzin, Derjavin, Gogol, Balmont, Şolohov, Maykov vd.) sunar; Rus edebiyatını dönemin tarihî ve siyasî şartlarını dikkate alarak ‘yeniden okunması’ gerektiğini belirtir.

Metin ve Okuyucu İlişkisi

Bir bilimsel metnin muhatabı genel olarak alan uzmanlarıdır. Murad Adji’nin eserlerinin özelliği: hem alan uzmanlarına, hem de uzmanlık hazırlığı olmayan okuyucuya hitap etmesidir. Bu tür metinlerin algısı coğrafî mekana, bulunduğu döneme, takip edilen resmî veya muhalif ideolojilere, eğitim seviyelerine, yaş gruplarına, mesleklere, manevî değerlere ve kişilik davranış özelliklerine bağlıdır. Yazar ve okuyucu kitlesi ilişkisinde zaman ve mekanın önemi çok büyüktür. Türkiye’de Murad Adji’nin eserleri ile ilgili ilk tanıtım yazısı 1998 yılında “Bilge” dergisinde yayınlanmıştır.[13] Kitap tanıtımı okuyucu ilgisini ve algısını ölçmek için yeterli olmuyor.

Murad Adji’nin 1994 yılında Rusya’da yayınlan “Polın Polovetskogo Polya” adlı kitabı “Kaybolan Millet, Deşt-i Kıpçak Medeniyeti” adıyla Türkiye’de ilk defa 2001 yılında, 2 Baskısı 2019 yılında yayınlanmıştır. [4], [5] Kitabın Türkçe başlığı olan “Kaybolan Millet” ifadesi metin içinden alınmıştır. [9, 15] “Deşt-i Kıpçak Medeniyeti” açıklaması ise, Adji’nin ifadesiyle Rusya tarihinin unutulmuş bir sayfası olan “Deşt-i Kıpçak devleti Rusya tarihinde anılmazsa da, etno-kültürel mirası ve mirasçılarıyla kültürel varlığını sürdürmesine dayanmaktadır. Metin çevrisinde yer alan “Kaybolan Millet, Deşt-i Kıpçak Medeniyeti“ başlığı okuyucuya eserle ilgili bilgi sunar, merak uyandırır ve metnin anahtarı görevini üstlenir. M. Adji’nin 1999 tarihinde Moskova’da yayınlanmış “Kipçaki. Drevnyaya istoriya tyurkov i velikoy stepi“ adlı eseri, Türkiye’de ilk defa 2002 yılı Ocak ayında “Kıpçaklar. Türklerin ve Büyük Bozkırın Kadim Tarihi” adıyla yayınlanmıştır. [3], [6]

İlk eser, okuyucu için dünya tarihi ve kadim Rus edebiyatı ile ilgili ön bilgi gerektirirken, Kıpçaklar konulu ikinci eser Türk okuyucu kitlesi tarafından daha çok ilgi görmüştür. Adji, Kadim Altay Resimleri, Çam Bayramı, Aktaş Han, Türkler ve Bizans, Bizanslı Priskos’un Gözüyle Türkler, Yeni Deşt-i Kıpçak gibi konuları çocuklar ve aileleri için unutulmuş edebî geleneği canlandırarak anlatmış, eserde dünyaca bilinen pek çok görsel metin kullanmıştır.

Adji, eserlerinde okuyucu ile yakın bir diyalog kurar. Kaynaklara nasıl ulaştığını anlatır, okunması gereken kaynakları belirtir ve değerlendirir. Okuyucu, Murad Adji ile ilgili çıkan eserleri ve internete yüklenen her türlü bilgi ve belgeyi yakından takip etmekte ve yayınlarla ilgili haber, muhteva aktarımı, eserin özeti ve yorumları olarak yeni metinler (okuyucu metni) üretmektedir. Okuyucu tarafından hazırlanan bu tür metinler yazar ve okuyucu arasında köprüler kurmakta ve yazarın diğer eserlerine giden yola rehberlik etmektedir. Murad Adji’nin diğer eserlerinin dizini ve okuyucuların mektupları yazarın internet sayfasında yer almaktadır. [18]

2000’li yılların başından itibaren yüksek teknolojinin bir ürünü olan İnternet’in sahip olduğu iletişim imkanları, hızı ve hafızası sayesinde Murad Adji ile ilgili çıkan yayınların izlediği seyir okuyucu kitlesi tarafından kolayca takip edilmektedir. Bu durum, Murad Adji’nin ortaya koyduğu konulara toplumsal ilginin hiç azalmadığını göstermektedir. [18] Bugünlerde Türkiye’de Murad Adji’nin çalışmaları bilimsel kaynaklarda, Yüksek Lisans ve Doktora Tezlerinde yerini almaktadır.

Günümüzde nadir rastlanan bilim ahlakına riayetkâr Murad Adji’nin hayatı, yaşadığı dönem ve bıraktığı eserler gayretli, sebatlı araştırmacılarını bekler. “Kader bana karşı merhameti davrandı. Demek ki sorumluluğum daha fazla”, der Adji. Bilime erişimin kolaylaştığı bu çağda bu sorumluluk hepimizindir.

Sonuç

  1. Murad Adji, XX. yüzyılın sonunda tarih bilimini sarsan tezleriyle ayrıştırıcı değil, birleştirici unsurlar olan ortak tarih, ruhanî kültür ve millî ve dinî gelenekleri anlatmaktadır. Tarih araştırmalarının, tarihî ve iktisadî coğrafya, arkeoloji, etnografya, dilbilim ve edebiyat gibi diğer bilim dalları bağlamında yapılması gerektiğinin önemini göstermektedir. Dil, tarih ve edebiyat araştırmalarında bütüncül ve çok yönlü yaklaşımın önemini vurgulamaktadır.
  2. Murad Adji, eserleriyle tarih yazılığını sorguluyor, dünya tarihine yeni bir bakış açısı getiriyor. Rusya devletinin oluşumunda Norman ve Slav teorilerine karşın bilimsel kaynaklara dayanarak Türk kuramını ortaya koymaktadır. Zengin ve engin Rus bilim dünyasında Kadim Rusya tarihi ile ilgili mevcut, ama raflarda unutulmuş veya dikkate alınmamış bilimsel kaynakları tespit ederek ve bir araya getirerek okuyuculara sunmakla kalmıyor, tahlil ve yorumlarıyla okuyuclara refakat ediyor.
  3. Tarih öğretiminin çocuklar ve aileleri için önemini hatırlatıyor. Tarih biliminin toplumun her kesimine ulaşmasını sağlıyor. Tarihi geniş kitlelere yaymak için bilimsel üslubun yanı sıra tarih anlatımına yeni bir tarz kazandırıyor. Murad Adji, çalışmalarıyla dünya tarihi araştırmalarına yeni ufuk açıyor.
  4. Tarihî konuları araştırmak, resmî tarih yazıcılığını sorgulamak, bilgi ve belgelere dayanarak gerçek tarihi yazmak, yayınlamak ve topluma yaymak; tahkir edici eleştirilere ve baskılara karşı dik durabilmek ve çalışmaya devam edebilmek ilmî secaat gerektirir. Tarihi topluma anlatan ve yayan, toplumda tarih bilinci uyandıran Bilim İnsanı Dr. Murad Adji’nin şahsiyeti ve eserlerinin akademik dünyada da er veya geç hak ettiği yeri alacağını düşünmekteyiz.

KAYNAKÇA

  1. Adji, M. Polın’Polovetskogo polya. Moskva, 1994.
  2. Adji, M. Evropa, Tyurki, Velikaya Step. Moskva, 1998.
  3. Adji, M. Kipçaki. Drevnyaya istoriya tyurkov i velikoy stepi. Moskva,1999.
  4. Adji, M. Kaybolan Millet. Deşt-i Kıpçak Medeniyeti. Çev: Özer, Z. B. Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, 2001.
  5. Adji, M. Kaybolan Millet. Deşt-i Kıpçak Medeniyeti. 2. Baskı, Çev: Özer, Z. B. Doğukitabevi, İstanbul, 2019.
  6. Adji, M. Kıpçaklar. Çev.: Özer, Z. B., Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, Ankara, 2002.
  7. Adji, M. Polınnıy moy put!. Moskva, 2014.
  8. Adji, M. Tyurki i mir. Sokrovennaya istoriya, Moskva, 2015.
  9. Adji, M. Avrupa, Türkler ve Büyük Bozkır. Çev.: Özer, Z. B., Doğukitabevi, İstanbul, 2016.
  10. Adji, М. Bez veçnogo sinego neba. Oçerki naşey istorii. Moskva, 2010.
  11. Bestujev, A.A. Vzglyad na staruyu i novuyuslovesnost’ v Rossii //Kritika pervoy çetverti. XIX vek (Biblioteka russkoy kritiki) Derleyen ve Önsöz: M.L.Mayofis, A.R.Kurilkin), AST, 2002.
  12. Klyuçevski ,V.O. Russkaya İstoriya. İzabrannıye Lektsii, “Feniks”, Rostov-na-Donu. 2002.
  13. Özer, Z. B. Kaybolan Millet. Murad Adji. Polın Polovetskogo Polya. Bilge, No 16. Mart, Atatürk Kültürü Yayınları, 1998, s.61-64.
  14. Özer, Z. B. Rus Dilinin Gelişme Evreleri, Ankara, 2004.
  15. Russkaya Kritika XVIIIXIX.vekov. Hrestomatiya. Prosveşçeniye, Moskova, 1978.
  16. Somuncuoğlu, T. B. Kumuk Yazar Murad Adji. Bilge, No 50. Маrt. Atatürk Kültür Merkezi Yayınları, 2007. s.217-219.
  17. Uspenski, F. İ. Rus i Vizantiya v X veke. Reç, proiznesennaya 11 maya 1888 goda v torjestvennom sobranii Odesskogo Slavyanskogo Blagotvoritelnogo obşçestva v pamyat 900-letiya yubileya kreşçeniya Rusi. Odessa, 1888.
  18. www.adji.ru Erişim Tarihi: 26 Kasım 2019.